28 Eylül 2013 Cumartesi

Mesele ölmek ya da yaşamak değil kardeş...

mesele olmek degil
 
 
Mesele ölmek ya da yaşamak değil kardeş…Mesele, bu fani dünyada bıraktığın sadânın, ötelerde nasıl yankılandığıdır…
 
Zeki Doğan

26 Eylül 2013 Perşembe

Yolculuk


  
 Darılıp üç günlük bir mutluluğa
Veda edemeden eşe, çocuğa,
Dönüşü olmayan o yolculuğa
Dünyayla bitince bütün alaka
Çıkacağız bir gün, ama mutlaka
 
Gidenin peşinden ağlayacaklar
Giden gelmese de tüter ocaklar
Sonunda elbette anlayacaklar
Ölüm, bu dünyada kapanmaz yare
Ölümmüş meğerse, ölüme çare

23 Eylül 2013 Pazartesi

Yüklerin en ağırı...


Kul hakkı, kişinin bu dünyadan ahirete götürebileceği yüklerin en ağırıdır…
Bu yükten dünyada kurtulmak varken, bu yükü ahirete kadar taşımak akıl kârı değildir…

Zeki Doğan

21 Eylül 2013 Cumartesi

En büyük yanılgılarımız...


 
En büyük yanılgılarımızdan biri de, insanları tanıdığımızı sanmaktır.

Zeki Doğan

19 Eylül 2013 Perşembe

Abd olmaktır hürriyet

 
Ruhun imana hasret
Sen yalnız O’na muhtaç
 
Yakar ve eyle medet
O sana gerek ilaç
 
Bitsin artık sefahet
Kalbini bir O’na aç
 
Abd olmaktır hürriyet
O’dur gerçek ihtiyaç
 
Zeki Doğan - Kasım 94

18 Eylül 2013 Çarşamba

17 Eylül 2013 Salı

Aşk, yaşamaktır…

 
Yaşamaktır aşk…
Her türlü keşmekeşliğine rağmen ayakta kalabilmektir…
Acıyı yudumlamaktır,  şerbet niyetine…
 
Zeki Doğan

16 Eylül 2013 Pazartesi

Bana öyle gel


Sensin sebep, benim ah u zarıma
Korkarım göz değer intizarıma
Senden ayrıldığım gün mezarıma
Beyazlara bürün, bana öyle gel
 
 Zeki Doğan - Mart 95

15 Eylül 2013 Pazar

Vücudunu mucidine feda et


Sonsuzluksa dileğin, feraizi eda et
Vücudunu sadece mucidine feda et
 
Zeki Doğan - Haziran 95

feraiz: farzlar

14 Eylül 2013 Cumartesi

'Dünyada mekan, ahirette iman'...


"Dünyada mekan, ahirette iman"...Yani, Allah dünyada mekan nasip etsin, dünyalık nasip etsin, her şeyi hakkıyla yaşamak nasip etsin, sırça saraylarda yaşatsın…E ee?...
Ahirette de iman nasip etsin…Yani ahirette de mağdur olmasın insan…Dünyada yaşadı ya, ahirette de yaşasın, her şey yolunda gitsin yani…
Her ne kadar sık kullanılan bir tabir olsa da, bu yaklaşım maddeci ve doyumsuz bir yaklaşımdır…Dünyada her şeyi elde eden, her imkana sahip olan insan, ahireti için hiçbir şey yapmadan ahireti de istiyor…
Oysa biz biliriz ki ahiret dünyada kazanılır…Bu da, dünyada mekan sahibi olmak için uğraşmaktan ziyade, ahirette mekan sahibi olmak için uğraşmaktan geçer…Ahirette mekan sahibi olmak için de dünyada iman sahibi olmak ve o imanın gerektirdiği gibi yaşamaktan geçer…

Zeki Doğan

12 Eylül 2013 Perşembe

Yörüngenize girmeyen hiç kimseye kalp hanenizde yer vermeyin

 
Yörüngenize girmeyen hiç kimseye kalp hanenizde yer vermeyin… Çünkü yörüngenize giremeyen insanlara gönül dergahınızda yer verirseniz, mutlaka kırıp dökeceklerdir… Ya sizi ya hayallerinizi…
 
Zeki Doğan 

11 Eylül 2013 Çarşamba

“Allah yazdıysa bozsun”


Birçoğumuz herhangi bir olumsuzluk ile karşılaşma ihtimaline böyle bir tepki veririz.”Allah yazdıysa bozsun”. Aslında bu, bir tepkiden ziyade bir temennidir. Fakat bir temenni de olsa bunu böyle mi ifade etmek gerekir?
Hakkımızda neyin hayırlı olduğundan emin bir şekilde temennide bulunmak.
Kendimizi kader koyucunun yerine koymak.
Hatta daha da ileri giderek kader koyucudan-haşa- “kaderi değiştirmesini” istemek.
İşte çok sıradan gibi görünen, pek de önemsemediğimiz bu söz, aslında bunları istemek anlamına da geliyor.
Oysa biz biliriz ki “olanda hayır vardır”. Bir şey olmuşsa, yaşanmışsa bizim için hayırlı olan olduğu içindir. Ona kader deyip sahip çıkmak ve isyan etmemek itikadın gereğidir. Olmamış bir şey için “Allah yazdıysa bozsun” gibi bir temennide bulunmak –haşa- Allah'ın işine karışmaktır.
Kaldı ki, biz hakkımızda hangi şeyin hayırlı olduğunu nerden biliyoruz ki, böyle bir istekte bulunabiliyoruz. Ayrıca bizim şer bildiğimiz işlerde hayır, hayır bildiğimiz işlerde şer olabileceğini ne çabuk unutuyoruz.

Mehmed’e Ağıt

“Ağabeyime”
 
 
 Yeniydi yuvası, sıcaktı aşı
Seveni çoktu da yoktu sırdaşı
Bir sonbahar günü terkedip gitti
Oysa yirmi dörttü Mehmed’in yaşı
 
Bir Eylül akşamı kentte bir hane
Bir solgun gül vardı bir de hastane
Beyin kanaması, mide sancısı
Ecel yetişti mi herşey bahane
 

8 Eylül 2013 Pazar

"Ya benimsin, ya toprağın"



“Ya benimsin ya toprağın” demek, sana ve senin tercihlerine değer vermiyorum, ya benim istediğim gibi olursun ya da hayatta bile olamazsın demektir…

Zeki Doğan

6 Eylül 2013 Cuma

İslam sandıklarımız değildir...


İslam'ı, Cuma namazı ve Ramazan orucundan ibaret sanan Müslümanlar var...

Zeki Doğan

Sokak, çocuğu sosyalleştirmez, âsileştirir…

sokak, cocugu asilestirir
 
‘Çocuğum sokakta sosyalleşiyor’ diyen ebeveynlere bir not:
Sokak, çocuğu sosyalleştirmez, âsileştirir…
 
Zeki Doğan

4 Eylül 2013 Çarşamba

Hesap günü kendi hesabımızla uğraşırken...


Denizin ortasında azgın dalgalarla boğuştuğunuzu ve kıyıya ulaşmak için var gücünüzle  çırpındığınızı düşünün…Tam bu sırada size tutunmaya çalışan ve sizi dibe doğru çekmeye çalışan onlarca, yüzlerce hatta binlerce insan olduğunu düşünün…Hele de bu deniz ateş dalgalarından meydana geliyorsa…Ne kadar  endişe verici değil mi?...
İşte hesap günü kendi hesabımızla uğraşırken, hakkına girdiğimiz için bizden hakkını almaya çalışan insanların olabileceğini unutmayalım…Unutmayalım ki kendi derdimize düşmüşken, bir de başkalarının derdinden sorumlu tutulursak halimiz nice olur?...


Zeki Doğan

Tevekkül…

teevekkul
 
Tevekkül, asıl sahibimizin her şeye gücü yettiğine dair inancımızı yitirmeden, bir bebek masumiyeti ve samimiyetinde isteğimizin karşılanacağı anı beklemektir…
 
Zeki Doğan

Bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük…

Bir cocuga yapilabilecek en buyuk kotuluk
 
Bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük onu sokağın insafına terk etmektir, yani saatlerce sokak ile baş başa bırakmaktır…
Çünkü sokaktan öğreneceği tek şey kötülüktür…
 
Zeki Doğan

3 Eylül 2013 Salı

Izdırabın Türküsü

 
 İstersen git bir tanem ,ama ağlama sakın,
Bilirsin sonu budur acının, iftirakın.
Oysa ne hayallerle başlamıştık seninle
Tut ki ,bunlar benim son sözlerimdir, bir dinle:
Karanfili, yeşili, ılık bahar yelini,
Her şeyin en iyisi ve de en güzelini,
İstedim ki gönlümden koparıp ta vereyim,
Saadet bahçesinden sana güller dereyim.
Tarihlerin dilinden düşmeyen masal gibi,
Zümrüdankaya giden tatlı bir hayal gibi,
Varmak isteyip ancak, sensiz varamadığım
Takatsiz kollarımla bir an saramadığım;
Bahar gibisin yeşil, güneş gibisin, sıcak
Kapasan gözlerini tüm saatler duracak

2 Eylül 2013 Pazartesi

“Allah versin”

Allah versin
 
Kapına gelen ya da yoluna çıkan ihtiyaç sahibini “Allah versin” diyerek geri çeviriyorsun ya,
belki Allah senin elinle verecek, nereden biliyorsun…
 
Zeki Doğan

Allah var, problem yok


Bu sözü ilk duyduğumda garipsemiştim biraz. Çünkü tam anlayamamıştım. Fakat daha sonra içerdiği manayı anlayınca çok hoşuma gitti. Öyle ya, madem ki Allah var, problem yok. Madem ki Allah var, dünyaya ait tüm sorunların, dertlerin, üzüntülerin ayrılıkların hiçbir önemi yok.
Allah var, problem yok.
Seni herkesten ve senden daha çok seven biri var. Seni o kadar seviyor ki, sana türlü türlü nimetler vermiş, seni hiçbir fabrikadan satın alamayacağın teknik özelliklerle donatmış.
Dünya gibi bir mekan bahşetmiş ve demiş ki “burda gördüklerinin kat be kat fazlası biraz ilerde var. Oraya gitmek istersen, biraz gayret göstermen yeterli. “
Allah var, problem yok.
Seni senden daha iyi düşünen biri var. Sadece bugününü değil, yarınını da düşünmüş. Sana ölüm gibi bir nimet vermiş ki, bir daha ölmeyesin. Bir kere öleceksin ama sonsuza kadar yaşayacaksın. 
Tohum toprağa atılmazsa ağaç olamaz, meyve veremez, çürüyüp gider. İşte sen de ebedi alemde yeşerecek bir ağaç olmak için düşüyorsun toprağa. Tohumun ne kadar iyi olursa, ağacın o kadar güzel ve büyük olacak. Unutma, sonsuzluk ağacının tohumu senin elinde. Onu yeşertmek de, çürütmek de sana bağlı.
Allah var, problem yok.
Sana, herkesten, hatta annenden bile daha fazla merhamet eden biri var. O kadar merhamet sahibi ki, senin yanlış yapıp üzülmeni istemediği için, kılavuz kitaplar ve ebedi rehberler göndermiş. Seni defalarca ikaz etmiş… Sakın ha demiş… ”Yakıtı taşlar ve insanlar olan ateşten sakın” diye defaatle uyarmış.

Ayrılık Türküsü

 
Bugün acı acı esiyor rüzgar
Bir matem havası var bu tiz seste
Her nokta gözlerde bir başka efkar
Bir eski plakta yine o beste
 
Sonsuzluk ülkesi hayalimde sır
Saklayıp dururum kelimelerde
Hep onu beklemek belki bin asır
Güneşin doğduğu battığı yerde

1 Eylül 2013 Pazar

'Tanrı' derken iyi düşünün...



Size, isminizin dışında üstelik istemediğiniz bir isimle hitap edilmesi hoşunuza gider mi?…
O halde Allah maksadı ile olsa bile Tanrı derken iyi düşünün…

“En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.” A’râf – 180

Zeki Doğan

Tanrı kavramı üzerine...


Günlük hayatımızda gerek bilinçli olarak, gerekse alışık olduğumuz için kullandığımız bir kavram var: Tanrı…
"Tanrı sizi korusun, Tanrımıza hamdolsun, Tanrıya şükür…" Liste uzayıp gider…İlk bakışta anormal bir durum yoktur gibi görünür…Mantık açısından da öyledir…Çünkü buradaki tanrı ile Allah kastediliyordur…Ancak her ne kadar kastedilen bu ise de, tanrı kavramı Allah kavramının karşılığı değildir…

Öncelikle Allah’ın 99 ismi vardır...Mesela Allah Rahman’dır, Rahim’dir, Alim’dir…Ama tanrı diye bir ismi yoktur…
Öte yandan Tanrı, insanüstü varlıklar için kullanılan bir kavramdır… Dolayısıyla her insanüstü varlık aynı zamanda bir tanrıdır…Ama bu tanrıların hiç birinin Rahman, Rahim, Alim niteliği yoktur…

Kaldı ki bir Müslüman Kur’anî bir dille düşünmeli ve Kur’anî bir dille konuşmalı…
Bir Müslüman Allah kelimesini kullanmaktan çekinmez…Tanrı kelimesini
de yeterli görmez…Bir Müslüman; her şeyi bilen, her şeyi gören, her şeyi işiten, her şeye gücü yeten, her şeyin sahibi olan bir yaratıcıya mı kul olmak ister, yoksa insanüstü özellikleri olduğuna inandığı sıradan bir varlığa mı?...

Son söz Kur'an'ın...Bakalım o ne diyor?...

İsimsiz şiir


Bu, yeşil gözlerinin aldatıcı süsüdür
Bu, zalim bir adetin, törenin öyküsüdür
Bana çaresizliği hatırlatan bir aşkın,
Bir büyük ızdırabın, acının türküsüdür
 
Zeki Doğan